1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103 



  

  Peygamberimiz 300 sa’ miktarı (2176 kg diyenler var) aşan hurmadan peşin olarak öşür alınmasını emretmişti. Bu haberler hadis kitaplarında yer almış ve bizlere kadar ulaşmıştır. Ebu Hanife ise, nisap miktarı aranmaksızın az olsun çok olsun bütün ziraat ürünlerinin öşüre tabi olduğunu içtihat etmiştir.

  Bu örneklere bakılarak üretilmiş olan şeylerden peşin olarak zekât alınabilir demek çok kolaydı, çünkü tarımsal üretime kıyas edilebilirdi. Peygamberimiz(s.a.v.) zirai ürünlerden peşin olarak zekât/sadaka almıştı. Peşin vergi sadece zirai ürünlere mahsus bir uygulama olmamış, daha Hz. Ömer döneminde pazara veya gümrüklere gelen ticaret mallarından da peşin olarak vergi alınmıştır.

  Peşin olarak zekât/sadaka almak meselesi önemli bir meseledir. Kira gelirlerinin tamamından, üretilen sanayi ürünlerinden, nakliye gelirlerinden niçin peşin bir zekât/sadaka alınmasın.

  Biz burada zekat/sadaka almak sözünü kullanıyoruz. Çünkü 9/103 ayetinde Cenab-ı Hak “onlardan sadaka al” diyor. Peygamberimiz de sadaka memurları tayın etmiş, bu memurlar da sadaka vereceklerin sadakalarını onlardan almışlardır. Oysa bizim fıkıh ve ilmihal kitaplarımız, almak değil de zekât vermek tabirini kullanıyorlar. Zekât/sadaka gönüllü olarak yapılan bir infak veya bir iyilik değildir. Gerekirse devletin mükelleften zorla aldığı bir şeydir.

  

  

  

  

  

  

  94

  

 


94
Önceki                  Sonraki