Burada soracağımız bir başka soru da şudur:
O halde zekât/sadakalar konusu muamelatla ilgili bir konu mudur? Bu soruya cevap olarak şunu söyleyebiliriz: Eğer zekât/sadakalar alanı bir muamelat konusu ise, o takdirde içtihatlara açık bir konudur.
Biz, zekât/sadakalar alanının bir dünya işi, bir muamelat ve hukuk alanı olduğunu ve bu nedenle de içtihatlara açık ve elverişli bulunduğu görüşündeyiz.
Bu görüşümüzün temellendirilmesine gelince:
a) Genel olarak bir konuda, Kur’an veya Hadiste bir hüküm bulunuyorsa, o hükme uyulur. Kur’an ve Hadisin hükmüne ilave yapılmaz ve bu hükümlere aykırı bir yorum yapılamaz.
Bizim konumuz olan zekat/sadakalar meselesine gelince, toplanan sadakaların harcama sınıfları hariç, Kur’an-n-ı Kerimde zekât/sadakalarla ilgili başkaca bir hüküm bulunmamaktadır.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, Allah her şeyi bilen olarak zamanla değişmeye uğrayacak konularda, değişmez kurallar koymamıştır; değişmeye paralel olarak yeni kuralların konabilmesine imkân sağlamıştır.
b)Peygamberimiz(s.a.v.)in zekât/sadakalar konusunda yaptığı uygulamalar ve söylediği sözlere gelince, bunların Peygamberimiz(s.a.v.)in bu sahadaki içtihatları olduğunu düşünüyoruz.
Bir çok usul âlimi Peygamberimiz(s.a.v.)in içtihatta bulunduğuna kanidir ve bu konuda Kur’an’dan ve Peygam-berimiz(s.a.s)in hayatından örnekler vermektedirler. Bir kere Peygamberimizin verdiği bazı kararların Allah tarafından Kur’an’n-ı Kerimle düzeltilmiş olması, onun vahiy bek-lemeden bazı kararlar aldığını ve hükümler verdiğini gösterir.
71
71 |