1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103 



  16

  sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz

  rızıktan gizli olarak ve açıktan Allah için infak eden (harcayan) ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldırandır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.

  47/38 (95) İşte sizler Allah yolunda infak etmeye (harcamaya) çağrılıyorsunuz….

  Buradaki infak kelimesinin, ayetin gelişinden ve konusundan hareketle savaş masraflarına iştirak etmeyi amaçlamakta olduğunu söyleyebiliriz.

  76/8 (98) Onlar seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.

  64/17 (108) Eğer siz Allah’a güzel bir borç verirseniz Allah onu size kat kat öder ve sizi bağışlar. Allah şükrün karşılığını verendir. Halimdir.

  Zekât terimi, genellikle Kur’an-ı Kerimde (namazı kılınız ve zekâtı veriniz) şeklinde geçmektedir.

  “Namazı kılınız ve zekâtı veriniz” şeklinde Kur’an-ı Kerimde bulunan ayetleri de şöyle sıralayabiliriz: 2/43, 110, 277, 4/77, 162, 5/55, 9/5, 18, 71, 22/41, 78, 23/1-4, 24/56, 27/2-3, 31/4, 33/33, 58/13, 73/20

  Zekât/sadaka almayı emreden ve zekât/sadakaların hangi alanlara kullanacağını gösteren ayetler, 9. süre olan Tövbe süresinde yer alır. Bu sürenin iniş sırasına göre 113. süre olduğu ve hicri 9. yılda indiği kabul edilmektedir.

  Bu sürede yer alan sadaka tabiri devletin Müslüman-lardan aldığı vergiyi ifade eder. Mükellefler bunu vermek zorundadır. Bu gönüllü bir bağış değildir. Uygulamalar da bunu gösterir. Lakin bu sürenin 79 ayeti gönüllü bir bağıştan bahsediyor ki, bu gönüllü bağış meselesini bir karışıklığa sebep olmamak için burada açıklığa kavuşturmak duru-mundayız:

  

  

 


17
Önceki                  Sonraki