1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103 



  olan kimselerden alınmış olması ve devlet eliyle harcanmasıdır. Her maldan sadaka alınmaz; hangi maldan ne miktar alınacağı zamanın zenginlik ölçülerine göre Peygamberimiz(s.a.s) tarafından belirlenmiştir. Verilecek sadaka miktarı, verenin kendi isteğine bağlı değildir.

  Devletin zenginlerden topladığı vergiyle zengin fakir demeden gönülden, Allah rızası için verilenin farklı şeyler olduğunu anlamamız gerekir. Kur’an’da çoğunlukla ‘namazı kılınız ve zekâtı veriniz’ şeklinde geçen ayetlerde kast edilen şey, gönüllü olarak yapılan bir mali ibadetin adıdır. Çünkü 9/60 ayeti ininceye kadar Peygamberimiz(s.a.s)in uygulamaları bu şekilde olmuştur. Zekât ibadeti emredilmiştir ama yerine getirilmediğinde dünyevi bir müeyyide de uygulanmamıştır. Oysa devlete vereceğimiz sadakayı vermediğimizde durum böyle olmamıştır. Zenginler, vermesi gerekenleri vermediklerinde onlardan zorla alınmış ve hatta Hz. Ebu Bekir’in yaptığı gibi onlarla savaşılmıştır.

  Gönüllü verilen zekâtla devletin zenginden topladığı ‘sadaka’nın birbirine karışması ve bunların zamanla anlam değiştirmeleri, diğer yanda sadaka tabirinin bazen nafile sadaka bazen da vacip olan sadaka anlamında kullanılmış olması, konuyu sağlıklı bir şekilde kavramamızı zorlaş-tırmaktadır.

  Sahih-i Müslim’de geçen 984 ve 985 numaralı hadislerde “zekât’el fıtr” tabiri var. Fakat biz bu gün, buna fıtır zekâtı değil, fıtır sadakası diyoruz. Yani sadaka ile zekât kavramları uzun zamandan beri yer değiştirmiştir.

  İbni Ömerden rivayet edilen 984 numaralı hadisin meali şöyle: Resulüllah(s) Ramazanda fıtır zekâtını Müslümanların hür, köle, erkek dişi her bir insanı üzerine hurmadan bir sa’ yahut arpadan bir sa’ olarak farz kıldı.

  

  9

  

 


9
Önceki                  Sonraki