1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85 



  

  102-Onun lafzının her nüktesi sanki servi ve yaseminle çevrili bir gül bahçesi, harfinin her noktası da sanki bal şekerinin mahalli gibidir.87

  103-Güneş yüzlü çehresinden örtüyü kaldırdığında güzelliğine onun manası şahit olmuştur. Bu güzelliğine Zühre Yıldızı hayran, diğer yıldızlar tutkundun.88

  104- Yeni geline benzeyen o hoş yapısını kötü bakışlardan korumak için bu şiirin Süreyya Yıldızı, çıtırtı çıkaran kıvılcım misali güneşin buharlandığı etrafında dönüp durur.89

  105- Yâ Rab, sonbahar rüzgârı, bahardaki o güzelim bağa zarar vermesin. Gül yaprağı, dikenin iğnesinden eziyet ve elem görmesin.90

  

  

  

  87-Şiirin servi ve yaseminle çevrili bir gül bahçesine benzetilmesi, şâirin ele aldığı konuya da uygun düşmektedir. Zira, şiirin bütünü içerisinde genelde gül ve gül bahçesi ele alınmakta, okuyucunun düşüncesi bu konular üzerinde yoğunlaştırılarak mana âleminde âdeta gül bahçesinde seyahat ettirilmektedir. Bir gül bahçesinde servi ağacı ile yasemin çiçeği nasıl bir uyum sağlamışsa bu şiirin lafzı da şiirle öyle uyum sağlamıştır. Bu şiirin harflerinin her noktası sanki Şekeristanda bir bal bir şeker gibidir. Harfinin her noktası ile bal şekeri arasında ilişki kurulması, şiirin insan dimağında bıraktığı manevi haz ve lezzetli ifade etmek içindir.

  88-Şiirin güneş yüzlü bir çehreye sahip olması, onun gönül aydınlatıcı ve göz kamaştırıcı özelliğinden kinâyedir. Şiirin çehresi güneş yüzlü olarak vasıflandırılınca, yıldızların onu kıskanması gayet tabiidir. Çünkü yıldızlar güneşin yanında çok sönük kalmaktadır.

  89-Şiirin yeni geline benzetilmesi ile onun mana ne lafız yönünden güzelliğine dikkat çekilmiş olabileceği gibi, yayın hayatına henüz yeni girdiği hususu da vurgulanmış olabilir. Beytin asıl metninde geçen “Sipend” kelimesi, “Yüzerlik” denilen bir cins tohumun Farsça adıdır. Bu tohum, ateşe atıldığında patlayıp çıtırtı çıkran bir özellik taşımaktadır. Bir önceki beyitte şiirin güneşe benzetildiği düşünülürse; bu güneşi, kötü nazarlardan koruma görevi de onun etrafında dönüp duran Süreyya yıldızına düşmektedir. Bu sebeple güneşin emrine amâde olan Süreyya yıldızı tıpkı yüzerlik tohumu gibi patlatıp gürültü çıkarmakta ve onu kötü bakışlardan korumaya çalışmaktadır.

  90-Şâirin bu duâsı, zâhiri manada her çeşit güzelliklerle bezeli bağın sonbahar rüzgârı ile bir anda yok olup gitmesine gönlünün razı olmadığı anlamı taşımaktadır. Ancak şiirin yazılış gayesi ele alındığında, şâirin bu beyt ile, Şakir Agâhî Efendi tarafından yazılan “Bahariye” adlı manzum eserin özellikle devlet ricâlı tarafından hüsn-i kabûl görmesi ve bunca emeğin hebâ edilmemesi şeklindeki temennisini imâ ettiği anlaşılmaktadır.

  82

  

  

 


82
Önceki                  Sonraki