1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85 



  13-Bülbüller dört gözle yeşilliği gözlerken, ilkbaharın gözlerinde ne de hoş kirpikler açıldı.14

  14-Ova ve çölün etekleri ilkbaharın çiçekleri ile dolup taşarken, çok latif bir rüzgâr da her tarafı güzel koku ile doldurdu.

  15-Tenha bir yere çekilen henüz pişmemiş ham sofu,15 ne yazık ki, ilkbaharın sırlarının ne olduğunu bilemedi.

  16-İlkbaharın salına salına yürüyüşündeki o cezbedici tavrı, bağdaki kuşları bile her an başka bir tesirle bağrı yanık hale koyup durmaktadır.16

  17-Yeşilliklerle süslü bahçeye vardığında, ilkbahar şiirlerinin yazıldığı defter misali17 sıra sıra yaprakları karşında hep durur görürsün.

  18-İlkbaharın geldiği bu zamanda, gelişi karşısında uyanık olmayan kimse, hiçbir feyizli ve bereketli makama ulaşamaz.18

  19-Deniz ve kaynakları harekete geçiren bahar günlerinin feyzi, hem hayvanlara hem de bütün cansız varlıklar ve bitkilere kadar yayılmıştır.

  20-Kış çıktı ama, gül için hâlâ devam ediyor. Bu sebeple ilkbaharın öncüsü olarak gül bahçesinde öncelikle sümbül göründü.19

  

  14-Şair bu mısrada tabiatı bir insana benzetmektedir. Uykudan uyanan insanın gözlerini açmasıyla birlikte kirpiklerinin ortaya çıkması gibi, kış mevsimini uykuda geçiren tabiat, ilkbaharla birlikte yeniden uyanmakta, bir anda ortaya çıkan çimenler âdeta tabiatın açılan gözlerinin kirpikleri olmaktadır.

  15-Sûfî ya da yaygın kullanılışı ile “Sofu” tasavvuf ehli demektir. Lisanımızda bir deyim olarak kullanılan “Ham Sofu” tâbiri genel anlamda henüz olgunlaşmamış kişi anlamında kullanılırken, tasavvufî manada ise, tarîkatta ön görülen merhâleleri aşıp kemâlâta ulaşmamış, henüz işin başındaki tasavvuf ehlini belirtmektedir. Bu mısrada şâir, muhtemelen bir tevâzu ifadesi olarak kendisini kastetmektedir.

  16-Salına salına yürüyüş cilve ve nazlanmanın bir özelliğidir. Naz ve cilve ise güzellerin belirgin bir vasfıdır. Bu sebeple, ilkbaharın salına salına yürüyüşü onun güzelliğinin bir ifadesidir. Dolayısıyla ilkbaharın gelişi ile birlikte her tarafı dolduran kuş cıvıltıları aslında bu güzellik karşısında bağrı yanan kuşların haykırışlarıdır.

  17-İlkbaharın şiir defteri ifadesi ile baharın bütün güzelliklerinin sergilendiği gül bahçesi dile getirilmektedir. Şiir defteri duyguların sergilendiği bir mekân gibidir. Baharla birlikte gül bahçesinde ard arda açan yapraklar da duygulara tercüman olan bu şiir defterinin sahifeleri olmaktadır.

  18-Nimetin farkında olmayan bir kimsenin ondan istifâde etmesi düşünülemez. Onun için şâir, ihsânı lütfu bol bahar ayında herkesi uyanık olmaya davet etmektedir.

  19-Baharda sümbül, gülden daha önce açmaktadır. Şâir, sümbülün erken açmasını gülü karşılamaya gelen bir teşrifatçı olarak yorumlamaktadır.

  70

  

 


70
Önceki                  Sonraki