1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85 



  29-Görme gücünde bir kusur olan kimse,25 elbette ki, yeşillikler arasında açan o güzel gözlü çiçekleri göremez.

  30-Gönüller, Rûm’un şu benekli çehresine26 esir iken, dünyadaki çiçekler hemen acele edip de ortaya çıkmasalar.

  31-Eğer gönül ehli bir işaret ederse, Göksu mesiresinin o güzelim çiçekleri birer çöl çiçeği olmaktan kurtulur.27

  32-Gül devamlı olarak; bu gül bahçesinin bahârına karşı, her tarafta açan çiçekleri de yanına yardımcı olarak aldı.28

  33-Taze açmış gül yeşilliğin ortasında otağını kurdu. Artık o, gül renkli narin yanağına da allık çekti.

  34-Gül bahçesi, bir kitap gibi düzenlenip ciltlendiği zamandan beri bu kitabın önsözü bir sır perdesine bürünmüştür.29

  35-Gül çiçeği nâz uykusuna yatsın diye, gülün dalları tavus kuşu güzelliğindeki yapraklardan bir iki yelpaze bağladı.

  36-Hz. İsa (A.S.) zamanında ölüleri diriltme gücü veren hekim,30 o gonca ağızlının dudağını da, herkesi âciz bırakan bir güce kavuşturdu.

  

  25-Beyitte geçen “Görme Korkusu” ifadesi daha çok manevî körlük ve gaflet anlamındadır.

  26-“Rûmun benekli çehresi” ile şâir, bulunduğu çevre itibarıyla İstanbul ve yöresini kastetmiş olabilir. Zirâ, Anadolu’ya “Diyâr-ı Rum” denildiği gibi Trakya yöresine de “Rumeli” denilmiştir. Rûmun çehresinin benli olarak nitelendirilmesi, istihzâ ile karışık bir taaccübü ifade etmek için kullanılmıştır.

  27-Gül bahçesinin büyüyüp gelişmesi bir yönü ile ona gönül verenlerin ilgisine bağlıdır. Eğer gönül ehli ona değer verip ilgi göstermese idi o güzelim gül bahçesi solup kaybolabilirdi. Şâir bu mısrada özellikle Göksu mesire yerlerine dikkat çekmekle bu yörenin dönemlerdeki önemini ve güzelliğini de vurgulamış olmaktadır.

  28-Gülün her tarafta açan çiçekleri de yanına alması ile hakimiyetini her yerde kabul ettirmesi ve güzelliğini daha da geliştirmesi ifade edilmektedir.

  29-Şâir bu mısrada kâinâtı büyük bir kitaba benzetmektedir. Kış mevsiminin bembeyaz bir renge bürüdüğü tabiat sahifesi baharla birlikte açan çiçeklerle ve yeşilliklerle âdeta yeniden yazılmaktadır. Kâinat kitabının giriş bölümünün bir sır olarak kalması ile esrâr perdesine işaret edilmektedir. Çünkü Yüce Allah’ın isim ve sıfatları esrâr perdesinden tecelli etmektedir ve O’nun hikmetinden suâl edilmez.

  30-“Ölüleri diriltme gücü veren Hekim” den maksat Allah-u Tealâ (C.C.)’dır. Cenâb-ı Hak, her Peygambere onların peygamberliğini teyid etmek üzere mucizeler ihsân etmiştir. Hz. İsa (A.S.)’ya da ölüleri diriltme mucizesi verilmişti.

  72

  

 


72
Önceki                  Sonraki