1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85 



  37-Bülbül, gül topluluğunu görünce cömertliğini şehnâz makamında31 yanık bir nağme ile ortaya koydu.

  38-Bülbülün şenlik içerisinde olduğu bu zamanda, zühre yıldızı gibi yalnız değil, çünkü o ûdunu alarak bestelerini güzel bir nağmeye döktü.32

  39-Gül bahçesi, cennetin bağı karşısında kıskançlığa düşünce, gönül sazı bu duygusunu Rehâvî Makamında33 bir feryada dönüştürdü.

  40-O güzel gözlü nergis34 ile pek sevimli gülün kavuşmalarının sırrı ve hikmeti nedir ki, bu işi iyice cilveye döktüler.

  41-Eğer tarak sümbülün kıvırcık saçlarını tararken tel kırmışsa üzülmesin. Goncanın henüz yeni açmış kahkülleri ona yeter.35

  42-Ey Sâkî, kandillerle süslü göğün altında aşk şarabını yavaş yavaş sun, çünkü gül bahçesi ve gül, geçimini çok aza indirdi.36

  

  

  31-Şehnaz: Türk mûsikisinde bir makam ve perde.

  32-“Ûd çalmak suretiyle bestelerini güzel bir nağmeye dökmesi ile” bülbülün gül bahçesindeki coşkulu ötüşüne dikkat çekilmektedir.

  33-Rehâvî; Türk mûsikisinde Urfa ağzı olarak da adlandırılan bir makamı ifade etmektedir.

  34-Nergis; soğanla üretilen sarı renkli bir süs bitkisidir. Şiirde daha çok mecazı manada, “Güzelin, sevgilinin gözü” anlamında kullanılmıştır. Nergisle gülün buluşması bir yönü ile baharın ulaştığı olgunluğun da bir ifadesidir.

  35-“Sünbülün kıvırcık saçları” onun fizikî yapısından kinayedir. Mısrada geçen “Sâne” kelimesi Farsça ’da “Tarak” anlamına gelmektedir. Mecâzî maânâda bu ifade ile bahar kastedilmiş olabilir. Zira tarağın bir özelliği de saçları düzeltmesi ve güzelleştirmesidir. Tabiat da baharla birlikte serpilmekte, güzelleşmektedir. Taranan saçların kabarması gibi bahar mevsimi de tabiatı gürleştirmekte ona letâfet katmaktadır.

  36-“Kandillerle süslü gökyüzü” ile yıldızlı bir gece vakti ifade edilmektedir. Gece vakti tenhalığın ve buluşmanın da bir ifadesidir. Konu âşık-mâşuk ilişkisi içerisinde ele alındığında; şair, sâkî olarak nitelendirdiği bahardan aşk şarabını yavaş yavaş sunmasını rica etmektedir. Zira, gül bahçesindeki güller artık olgunlaşmış, buna bağlı olarak geçimini de oldukça azaltmıştır. Hal böyle oluna baharın sultanı olan gül, eğlence meclislerine de fazla itibar etmektedir. Bu sebeple, onu yine sohbet meclisine çekmek için aşk şarabını yavaş yavaş sunup mest etmek gerekiyor. Beyitte geçen “Şarab” ifadesi edebiyattaki yaygın kullanılış şekliyle, mecâzî mânâda, “Gönüllere arzu ve iştiyak verme, duyduğu aşkın tesiriyle kendisinden geçme”  anlamlarında kullanılmıştır.

  

  73

  

 


73
Önceki                  Sonraki