1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71 



  lamaya gelenlere el sallayıp ta “Allah’a ısmarladık” dedikleri hüzünlü bir noktaydı.

  Kütüğün yanı, on hanelik küçük mahallemizin birkaç buluşma alanından biriydi. Gençler buralarda buluşur, gözden uzak olurlardı.

  Şimdi burada mahallenin camisi inşa edilmiş bulunuyor. Cami çevresi, bir mezarlık alanına dönüşmeye başladığından bu yana, aramızdan ayrılan ve aramıza katılanlarla yine de kütüğün yanında toplanmaya devam ediyoruz. Yalnız o gençlik günlerinin hatıralarını ve duygularını paylaşacak çok az insan var aramızda…

      

  İşte, güneşli bir günün akşam saatleri... Aynı yerde bir mezarlığın oturağında oturuyorum. Henüz on üç, on dört yaşlarında bir gençken çocukluğumu geçirdiğim bu mahalleden (O zamanlar Şen Mahalle diyorduk.) ayrıldığım zamanı; annemi, kardeşlerimi, arkadaşlarımı, komşularımı ve onlarla birlikte yaşadığımız acı tatlı hatıraları geride bırakarak babamın bulunduğu İstanbul’a, gurbete uğurlandığım o anı hatırlıyorum.

  Elliyi aşkın sene sonra yine buradayım. Güneş aynı tepeleri ısıtıyor; akıp giden dere, aynı kaynaktan besleniyor ve aynı şırıltılı akışıyla taşları yalayarak yoluna devam ediyor. Fakat değişmeyen bu doğa olaylarına karşılık, kimse bir suda iki defa yıkanamaz misali, duygularımız değişiyor.

  Yıllar önce beni gurbete uğurlamaya gelen, bana el sallayanlardan kaç kişi hayatta diye hatırlamaya çalışıyor ve bu noktada yaşadığım hüzünlü yalnızlığı anla-

  

  64

  

 


64
Önceki                  Sonraki