1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71 



  cek hali yoktu. Bunu Niyazi Kaptan’a da açık açık söyledi. Niyazi Kaptan başının çaresine bakmalıydı. Çalışma süresi on yılı geçtiği için küçük bir emekli maaşı bağlanarak malulen emekli edildi.

  Niyazi’nin dostu olan kadın hapishanede yatan İsmail’i ziyarete gitti. Niyazi ondan şikâyetçi olmayacak o da Niyazi’yi alıp memlekete götürecekti.

  Şimdi Fadime’nin bu durumu nasıl karşılayacağı merak ediliyordu.

  Fadime bu durum karşısında itiraz etmedi, direnmedi. Niyazi Kaptan bir tekerlekli sandalye ile köye karısının yanına döndü. Fadime, onu soğuk fakat merhamet hisleriyle karşıladı. Şimdi, evde biri kaynanası diğeri kocası iki hasta vardı.

  Fadime, hâlâ genç, güzel ve bakımlıydı. Komşular, Kaptan’ı düştüğü durumdan dolayı yargılıyor, ona içten içe “Oh olsun.” derken Fadime’nin davranışını da büyük bir fedakârlık olarak yorumluyorlardı.

  Bir müddet sonra Fadime’nin kaynanası öldü.

  Niyazi Kaptan,(şimdi sadece kaptan diyorlar) bacakları felçli olmasına rağmen ellerini kullanarak bir sandalyeden diğerine, hasta arabasından yatağa, yataktan hasta arabasına yardım görmeksizin geçebiliyordu. Bir bakıma kendi hizmetini kendi görebiliyordu. Diğer yandan çoğunlukla yatağa ve hasta arabasına bağlı olduğundan oldukça hareketsiz bir hayat sürüyordu. Ayrıca çok yiyor ve çok az hareket ettiği için de aldığı besinleri yeterince harcayamıyor, giderek şişmanlıyordu. Kısa zamanda göbeği sarktı, kollarıyla vücudunun ağırlığını taşıyamaz duruma geldi.

  

  

  29

  

 


29
Önceki                  Sonraki