1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71 



  mektupla bildirildi. Akşamdan iki bavul çamaşır hazırlandı, ertesi gün yola çıkıldı. Beş gün süren gemi yolculuğunun ardından İstanbul’a varıldı. Asiye’nin dayıları, yolcuları Galata rıhtımında karşılayarak evlerine götürdü. Hemen ertesi günü de Ada vapuruyla Heybeliada’ya gittiler.

  Asiye, Heybeliada Sanatoryumunda altı ay kaldı. Ağabeyi onu her hafta ziyarete gidiyordu. Sanatoryumda Asiye’nin yaşıtları da vardı; bütünüyle atağa bağlı değillerdi. Ada içinde geziniyorlar, iyi beslenip iyi uyuyorlar ve giderek güç kazanıyorlardı. Asiye burada birçok arkadaş edinmişti. Her birinin ayrı bir hikâyesi vardı.

  Murat, dayılarının yanında kalıyor; dayılarının işlettikleri, hemşehrilere yönelik yemeklerin pişirildiği lokantada çalışıyor onlara yardımcı oluyordu. On beş günde bir annesine mektup yazıyor, Asiye’nin daha iyi olduğunu müjdeliyordu.

  O dönemde gurbette olanlar, anneleri sağsa, eşlerine hitaben mektup yazamazlardı. Eğer evin büyüğü eşi ise o zaman da “çocukların anasına” diye başlık atılır, isme hitap edilmezdi. Her halde bunun başlıca sebebi kadınların okuryazar olmamasıydı.

  O zamanlar gelen mektupları okumak veya yazdırılacak mektupları yazmak mahallenin gençlerinin göreviydi. Başkalarının okuyup yazdığı mektuplar da bu yüzden oldukça resmi olurdu. Genellikle kadınlar diyecekleri şeyleri mektup yazana söyler, yazıcı da yazılacak şeyleri düzene koyar yazardı. Mektubu yazan, yazdıklarını mektubu yazdıran kişiye okur, eğer ilave

  

  38

  

  

 


38
Önceki                  Sonraki