1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71 



  mektuplarını getirir ve İstanbul’a dönerken gönderilecek mektupları alıp sahiplerine götürürdü.

  Asiye, kocasının Demirci Muhammet’e uğrayarak mektupları aldığını da söyledi. Ahmet Çavuşlara oğlundan mektup gelmişti.

  Demirci Muhammet çarşıda demircilik yapan bir komşuları idi. Gurbetten gönderilen mektuplar için Demirci Muhammet adres verilir, çarşıya inen kimse, Demirci Muhammet’e uğrar, mektup var mı diye sorar, mektup gelmişse bunları alır, sahiplerine ulaştırıp onları sevindirirdi.

  Asiye o gün bakırcılar çarşısına da uğramış, bakır bir sini için kocası fiyat sormuştu. Yuvarlak tahta sofrayı, koyup kaldırmak ve yıkamak zordu. Bakır sini hem genişti hem de daha kullanışlıydı. Tuzun okkası da yirmi para artmıştı. (Bir kuruş kırk para idi.)

  Bedriye, sohbete dalınca işi geciktirmişti. Hatice hala avludan değirmene geçti, değirmen taşına dökülmesi gereken son taneleri parmaklarıyla iterek öğütme işini tamamladı. Su keseceği denilen düzeneği indirerek değirmenin çarkını döndüren suyu kesti ve değirmen taşının dönmesini durdurdu. Daha sonra unlukta biriken unları kürekleyerek torbasına doldurdu. Torbasını sepetine yerleştirince Ayşe gelinin getirdiği mısırı, değirmenin deposuna döktü. Değirmenin su keseceğini kaldırarak taşın dönmeye başlamasını sağladı ve ekmeklik un ayarında değirmeni ayarladı.

  Hatice hala, sırtında sepetiyle avluya çıkınca yorgunluğu geçen Asiye de sepetine yöneldi. Kambozlu hala, üçüncü sırada olduğunu hatırlatıp: “Ben bekleme

  

  11

  

 


11
Önceki                  Sonraki