1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71 



  içinde güçlükle yürüyebiliyordu. Evin yemek, temizlik ve çamaşır gibi iç işleri yanında, bağ ve bahçe işleri de

  görümcesiyle Fadime’nin omuzlarındaydı. Fadime bundan şikâyetçi değildi. Çünkü genç ve sağlıklıydı, herkesin yapmakta olduğu işleri yapıyordu. Kocasının gurbette olması da ona pek zor gelmiyordu. Çünkü gurbete gidip de bir iş bulmak herkese nasip olmazdı. Onu şimdilik üzen hatta anlattığına göre perişan eden, kaynanasının dırdırıydı. Kaynanası iş yapamaz durumda olduğu için bütün kuvvetini diline vermişti. Gelin tüy olup terekten düşse kaynanasının başını yarardı. Dul olan kaynanaların geçimsiz ve dırdırcı oldukları boşuna dillerde dolaşmıyordu.

      Fadime’nin en büyük kusuru çocuk sahibi olmamasıydı. Kaç yıldır evli olduğu halde henüz çocuğu olmamıştı. Kaynanası - aslında teyzesi-, oturduğu yerden torununun beşiğini sallamak istiyordu.

      Çabuk yağ tutsun diye yayığa sıcak su katmak kusurdu. Evli kadınların sesi haramdı, tarladan tarlaya komşularla konuşup dertleşmek olmazdı. İneğin ahırda bağırması hizmetinin eksik olmasındandı. Ev kadını tutumlu olmalıydı, dolabında her zaman yeteri kadar tuz, yağ, şeker bulunmalıydı. Gittiği yerden çabuk dönmeliydi. Fadime, komşuda biraz oyalansa, birkaç laf etse kaynanası burnundan getirirdi. Erken kalkmak, erkenden ateşi yakmak, gelinlerden beklenen en önemli görevdi; uykuyu seven gelinler bir işe yaramazdı. Hangi evin bacası en erken tütüyorsa o evin kadını, kadından sayılırdı.

      

  23

  

  

 


23
Önceki                  Sonraki