1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71 



  yeyim bari benim mısırımı salarsınız, bitmesine yakın ben mutlaka yetişirim.” diyerek Bedriye’yi tembihledi.

   Diğerleri değirmenden ayrıldığında Bedriye ile Ayşe baş başa kalmıştı. Ayşe gelin, Bedriye’ye Mişonalı Asiye halanın, kocası Hasan Çavuş’tan yaşça büyük olup olmadığını sordu. Bedriye de Asiye hala hakkında bildiklerini Ayşe’ye kısaca anlattı:

  Mişonalı Asiye kocasından yedi yaş büyüktü. Şimdi kocası onun üstüne ikinci bir eş almak istiyordu. Kocasına beş çocuk vermişti ama Asiye halanın bu konuda yapabileceği fazla bir şey yoktu. Yakın çevresi de kocasından yanaydı.

  Bu memlekette hayatın bütün yükü adeta kadınların sırtındaydı. İneklerin bakımı, çocukların büyütülmesi, yaşlılarla ilgilenmek, evin temizliği, yemeği ve geniş bir akraba çevresi derken kadınlar çabuk çöküyordu. Kadınlar, tarla işlerinde de erkeklere yardımcı oluyordu. Mişonalı Asiye, eğer bu kadar çalışkan ve iyi bir insan olmasaydı zaten bu kadar süre kocasını elinde tutamazdı. Şimdi ise kocasını ikna edecek meziyetlerini kaybetmişti.     Mişonalının ilk kocası 93 Savaşı’na gidip geri dönmemiş ve cephede öldüğü haberi gelmişti. On yedi yaşında dul kalan bir gelinin durumu ne olacaktı? Şeriata göre kocasına düşen araziden hisse sahibi olmuştu. Asiye, beş sene kadar babasının evinde kaldı. Küçük kayını on beş yaşına gelince ikna edilip dul kalan yengesiyle evlendirildi.

  Bu dönemde dul kalan gelini bekâr olan kayına vermek veya evli olan kayına ikinci eş yapmak çok karşılaşılan bir durumdu. Bu tür evlilikler, dul kadınları

  

  12

  

 


12
Önceki                  Sonraki