1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71 



  Zafer, gerekirse kızını Avrupalara götürecekti. Bu konuda her imkânı araştırıyor, herkese danışıyor, makaleler ve kitaplar okuyordu.

  Evde derin bir sessizlik yaşanırken ve herkes kahvaltı sofrasından uzak dururken telefon çaldı. Sibel istemeyerek telefonun ahizesini kaldırdı. Telefonda babası vardı. Sesi kötü değildi. Fazilet ilaçlara cevap veriyordu. Birkaç güne kadar, moraline iyi gelir diye bir günlüğüne eve çıkacaklardı. Herkese selam söyleyip telefonu kapadı.

      Sibel, telefonda anladıklarını babaannesi ve dedesine anlattı. Kısa bir yorum yaptılar. Fazilet iyi olacak mıydı? Bu haber iyi bir haber miydi? Bir günlüğüne eve çıkmak ne anlama geliyordu?

  Sibel’in dedesi hemen oğlunu aradı, kendisi konuşmak istemişti. Zafer’e doktorların Fazilet için ne dediklerini sordu. Zafer, babasına, doktorların dediklerini aktardı. “Fazilet’in iyi olma şansı şimdi daha yüksek, ilaçlar tesirini göstermeye başlamış, tedavimiz uzun sürecek ama doktorlar şimdi daha umutlu.” dedi. Dede, telefonun ahizesini yerine koyarken, belini doğrulttu, sesini düzeltti, “Allah büyüktür çocuğumuz inşallah iyi olacak.” dedi. “Babanız haftalardır ilk defa iyi sayılacak bir haber vermiştir.” diye ilave etti. Babaanne, “Allah büyüktür. Allah çocuğumuzu bize bağışlayacaktır. Allah’ıma şükürler olsun.” dedi.

  Fatih aldığı bu sevindirici haberden sonra hemen kahvaltı sofrasına oturdu. Birden iştahı açılmıştı. Alınan bu haberle moraller düzelmişti. Herkes sofradaki yerini aldı ve haftalardır ilk defa karınlarını doyuracak şekilde çaylarını içip kahvaltılarını yaptılar.

  

  56

  

 


56
Önceki                  Sonraki