Bence, 9/60 ayetini yorumlamada çok tutucu davranılması ve diğer yanda devletin ihtiyaçlarının Müslümanların zenginliklerinden alınacak vergilere ihtiyaç göstermemesi, zekât/sadaka alınacak malları çok sınırlı bir sahaya hapsetmiştir.
Doğru olan tutum, 9/60 ayetini devletin bütün harcamaların kapsayacak bir şekilde yorumlamak ve Müslümanlardan alınacak bütün vergileri de zekât/sadakalar kapsamında mütalaa etmek olmalıydı. Nitekim Peygamberimiz(s.a.s)in tutumunda, zekât/sadakası alınacak zenginliklerin sadece şu şu mallara inhisar ettiğini emreden, telkin eden bir husus mevcut değildir. Bizim bildiğimiz şey, zamanın zenginlikleri nelerse sadece onlardan zekât/sadaka alındığıdır.
İçtihat kapısının açık olduğu dönemlerde usul alimleri, din konularını ibadet ve muamelat diye ayırdıktan sonra, ibadet konularının içtihada kapılı olduğunu ve muamelat konularında ise içtihat yapılabileceğini söylüyorlardı.
Gerçekte bu tavır, dinin aslına uygun olarak muhafaza edilmesine yönelik çok önemli bir husustur. Aynı zamanda dinin düzenleme yapmadığı konularda devlete veya insanlara bir yetki tanınmasını esas alır. Bu yetki ile ortaya konan hükümlerin geçerliliği ve bağlayıcılığı dinin kutsallığına değil de siyasi otoriteye istinat eder.
Ne var ki, zekât/sadakalar konusu hadis ve fıkıh kitaplarında hep ibadetler gibi muamele görmüş, namaz ve oruç bahislerinin bulunduğu ibadetler bölümünde yer almıştır. Oysa zekât/sadaka toplamak ve harcamanın bir devlet işi olması münasebetiyle kitaplardaki yeri, muamelat konuları arasında olmalıydı.
91
91 |