Bu noktada bir nebze durup aklımıza gelen bazı soruların cevaplarını henüz bulamadığımı belirtmeliyim. Bizin cevabını aradığımız bazı sorular şunlardır: Fakir ve miskinlerin hissesi dağıtıldıktan sonra hilafet merkezine gelen mallar, burada ne tür bir muameleye tabi tutulmaktadır? Yani kölelerin azat edilmesi, borçluların borçtan kurtarılması ve yolcular için ne tür bir işlem ve harcama yapılmaktadır?
Belirtmemiz gereken bir nokta da şudur: Haraç adlı eserin hiçbir yerinde altın, gümüş ve rafta bekleyen ticaret mallarının zekât/sadakasına değinilmemiştir. Batını mallar denilen bu zenginliklerin zekât/sadakasının devlet eliyle toplanması işleminden ilk defa Hz. Osman’ın vazgeçtiği bilinmektedir. Bu malların zekât/sadakalarının sahipleri tarafından ihtiyaç sahiplerine verilmesi uygulamasını da Hz. Osman başlatmıştır. Öyle anlaşılıyor ki, bu uygulama ilim adamları tarafından da benimsenmiştir. O günden bu yana uygulamaya bu şekilde devam edilmektedir. Yani bu malların zekât/sadakalarının toplanması ve harcanması işlemi devletin görevleri arasından çıkarılmıştır. Bu nedenle de Haraç adlı eserin konuları arasına girmemektedir.
***
1) Ebu Yusuf bundan sonra, zekât/sadakayla ilgili 9/60 ayetini zikretmekte ve bu ayet de kitabın mütercimi Ali Özek tarafından şu şekilde tercüme edilmektedir:
“Sadakalar (zekâtlar) ancak fakirlere, miskinlere, zekât toplayan memurlara, kalpleri kazanılmak ve islama ısındırılmak istenen kimselere, (müellefe-i kulub’a) köle azadına, borçlulara, Allah yolunda cihat edenlere ve yolculara verilir.”
44
44 |