59/7 Allah’ın (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygamberine onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. …..
Bu ayetlerde de “Allah’a ait olmak” sözü geçmek-tedir. Bundan amaç, yukarıda açıkladığımız gibi, Allah’ın rızasına uygun olarak her türlü iyilik için yapılacak har-camaların Peygamberimiz(s.a.s)in tasarrufuna verilmesidir.
Peygamberimiz(s.a.s)in ölümünden sonra, yönetimi eline alan ilk halifeler, ganimetlerin beşte biri ile fey’ olarak gelen gelirleri haklı olarak devlet hazinesine dahil etmişlerdir. Peygamberimiz(s.a.s)in ailesinden olanlara ise maaş bağlanmıştır.
Yukarıda belirtildiği gibi Kur’an-ı Kerim herhangi bir devlet şekli önermemiştir. İnsanların nasıl yönetileceğine yine insanlar karar verir. Devlet şekli ve yönetim usulleri zamanla değişebilirler. Allah zamanla değişebilecek hususlarda hükümler vazetmedi; zamanın toplumsal ihtiyaçlarına göre şekillenecek yönetimleri, değişmez hükümler koyarak kutsallaştırmadı. Kur’an-ı Kerim bu yönüyle bir mucizedir. Sadakaların kimlerden ve ne miktar alınacağı konusunda her hangi bir kural koymaması da böyledir.
Peygamberimiz(s.a.s), ganimetlerin beşte birini ve fey’ gelirlerinin tümünü, ümmetinin yöneticisi olması dolayısıyla takdir ettiği biçimde, yönetim amaçlı olarak kullanmış olmalıdır. Hatta zekât/sadaka gelirlerini bunlardan ayrı tutuğuna dair bilgilerimiz de pek noksandır. Peygam-berimiz(s.a.s) ümmetinin yöneticisi olarak muhtelif topluluklara elçiler göndermiş ve gelen elçileri Medine’de misafir etmiştir. Ordular, seriyyeler hazırlamış ve bunları
68
68 |