Özetleyecek olursak Sahabelerden biri, bir içtihatta bulunursa bu adeta dindenmiş gibi algılanıp ona uyulmuş, diğer yanda sahabelerin içtihadına karşı görüş bildirmek dine karşı görüş bildirmek anlamına gelmiştir.
Şimdi sadakalarla ilgili Tövbe süresi 9/60 ayetinin mana zenginliği konusuna dönelim ve bu ayetin çevirisini bir daha yazıp gözden geçirelim.
Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an mealine göre Allah (c.c.) bu ayette şöyle diyor:
“Sadakalar( ( zekatlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak ) köleler, borçlular, Allah yolunda cihat edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
Buradaki sadakalar tabirinin ne anlama geldiğini yukarıdaki bölümlerde anlatmış, bunun zengin olsun fakir olsun, muhtaç kimselere yapılan gönüllü mali iyilikleri kapsayan zekâttan farklı bir şey olduğunu belirtmiştik. Buradaki sadaka tabiri gönüllü olarak verileni değil, gerekirse devletin zorla aldığını kapsamaktadır. Gerek Peygamberimiz(s.a.v) zamanında ve gerekse Dört Halife devrinde yapılan uygulamalar da bunu göstermektedir. Yukarıda işaret ettiğimiz gibi, Peygamberimiz (s.a.s)den rivayet edilen hadislerde de bu ayrım açık bir şekilde yapılmaktadır. Eğer hadisler, 9/60 kapsamındaki bir vergiden bahsediliyorsa sadaka tabiri ve gönüllü bir ikramdan bahsediliyorsa zekât tabiri kullanılmıştır. Bu ayet kapsamında görevlendirilen memurların adları da zekât memuru değil sadaka memurlarıdır. Yani ilk kaynak rivayetlerde ‘sadaka amilleri’ tabiri mevcuttur, zekât amili ( memuru) değil.
57
57 |