9/ 103 Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka( zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükünettir (onların kalplerini yatıştırır.) Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
9/104 Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi?
Dikkat edilirse burada da ‘zekât’ yerine ‘sadaka’ tabiri kullanılmaktadır.
6/141 numaralı ayete gelince bunun öşür vermekle ilgili olmadığını düşünüyoruz. Sahabeden bazı kimselerin ve bazı ilim adamalarının da bu görüşte olduğunu görüyoruz. Ayet şöyledir:
6/141 “O, çardaklı ve çardaksız olarak bahçeleri, ürünleri, çeşit çeşit hurmalıkları ve ekinleri, zeytini ve narı(her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı biçimde yaratandır. Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını(öşrünü) verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.”
Yukarıdaki ayetin yer aldığı En’am süresi Mekke döneminde inmiştir. Mekke döneminde henüz bir İslam devleti teşekkül etmediğinden, bu ayeti öşür almanın bir delili saymak, oldukça zorlama bir yorum olur. Çünkü öşür almak ve harcamak bir devlet işidir. Nitekim bu ayetin öşür verme ile ilgili olmadığını savunan müçtehit sahabeler de mevcuttur. Ebu Yusuf’a göre Abdullah ibni Ömer bu görüştedir. Yani ona göre burada hakkını verin sözünden maksat zekât/sadaka
28
28 |