1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103 



  

  verin demek değildir. Ayrıca bu ayet-i kerimede zekât veya sadaka tabirlerinden hiç biri geçmemektedir. Öşür tabiri de yoktur. Parantez içinde yazılan öşür kelimesi mütercim veya müfessirin kendi anlayışıdır.

  Gerek Mekke döneminde insin ve gerekse Medine döneminde insin Kur’an’da zekât sözüyle ifade edilen mali yardımlar zekât vermeyi teşvik eden ayetlerdir. Nisap miktarına malik olan zenginlerden alınan bir nevi vergi ile alakası yoktur.

  Zekât vermek, gönüllülük esasına tabidir. 9/60 ayetinde yer alan sadakaya gelince, buradaki sadaka, Müslümanların halifeye verdikleri bir verginin adıdır.

  9/60 ayetinde zekât değil de sadaka tabirinin kullanılmasının bir anlamı olmalıdır. Şüphesiz ki sadakayı zekâttan ayırmak gerekiyordu. İlgili Âyet ve Hadislere baktığımızda, sadaka tabiri, şüphe edilemeyecek bir şekilde devletin nisap miktarına malik olan zenginliklerden aldığı bir vergiyi ifade ediyor. Bunun başka türlü yorumlanmasına da imkân yoktur.

   Özet olarak söyleyecek olursak:

  a)Son sürelerden biri olan Tövbe süresindeki âyetler, sadaka adı altında devletin Müslümanlardan toplayacağı bir vergiyi ifade etmektedir.

  b) Kur’an-ı Kerim, müminlerden toplanacak sadakaların nerelerde harcanacağı dışında fazla bir şey söylememiştir. Kur’an-ı Kerimde nisap miktarı ve hangi servetten ne miktar sadaka alınacağı hususunda bir hüküm bulunmamaktadır.

  Kur’an’ın nisap miktarını ve zenginliklerden ne ölçüde sadaka alınacağını belirtmemiş olmasının bir hikmeti

  

  30

  

 


29
Önceki                  Sonraki