1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103 



   9

  

  Bir de felsefecilerin bu konuya nasıl baktığına kısaca temas edeceğiz.

      Konunun itikadî mezhepler bazında tartışılması, akılları karıştırmaktan başka bir işe yaramıyorsa da bunların ileri sürdüğü görüşler ve bu görüşlerini dayandırdıkları aklî ve naklî delillerden bahsetmek, konunun tabiatından kaynaklanmaktadır.

      Aslında ilim adamları arasında tartışılan meselelerin halkı ilgilendirmediğini, halkın bu konuda sağlam ve sağduyuya dayalı doğru inançlara sahip olduğunu müşahede ediyorum. Halk biliyor ki 1- Allah her şeyi bilir, mutlak kudret sahibidir, 2-Kul iyi ve kötü fiilleri işlemeye muktedirdir. 3-Allah isterse lütfeder, merhamet eder, kulun isteklerine cevap verir ve fiillerini kolaylaştırır. 4-Ve yine halk bilir ki kul geleceğini tam olarak bilemez, Allah ise bilir. Allah isterse kulun fiillerine müdahale eder, İbrahim’i ateşte yakmaz, müminleri savaşta muvaffak kılar, kötülüğe bulaşmış fertleri ve toplumları isterse bu dünyada ve isterse öbür dünyada cezalandırır.

  

  B-TARİHTE DETERMİNİSTLER VE ÖZGÜRLÜK TARAFTARLARININ GÖRÜŞLERİ

  

      Deterministler adı altında gelişen felsefi akım 7. yüzyılın sonlarında İslam dünyasında taraftar bulan Cebriyecilerden çok daha eskidir.

      Görünür olandan hareket eden deterministler, kâinatta görülen mükemmel düzeni esas alarak burada her şeyin, bir sebep sonuç zinciri ile birbirine bağlı olduğunu, her olayın bir sebebi bulunduğunu iddia ediyorlar. Kendiliğinden olan olayların ve tesadüflerin olmadığı böyle bir dünyada hürriyetten bahsedilemez. İnsana gelince, o da kâinatın bir

  

  

 


9
Önceki                  Sonraki