1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103 



   65

  

  maksat bu kitabın bir çok yerinde ifade ettiğimiz gibi varlığına engel olamadığımız ölüm veya büyük tabiat olaylarıdır. İnsanın yaptıkları hatalar yüzünden başına gelen felaketler bunun dışında olmalıdır. Çünkü insan iradesi, başına gelebilecek bazı kötülükleri defetmeye muktedirdir. “Başına gelen musibet ise nefsindendir” (Nisa 4/79) ayeti de bu görüşümüzü doğrulamaktadır. Ölüm gibi engel olamadığımız olaylara gelince bu, bütün canlıların tabi olduğu bir kanun, başka bir deyişle bir kaderdir. İnsanın gücü ve iradesi ölüme engel olamaz.

   Yaratılmış olanların tümü hakkında şunları söyleyebiliriz: Allah bu ‘şey’leri yaratmadan önce, onları planlamış ve kanunlarını belirlemiştir. Nesneler ve olaylar onun planladığı ve kanunlarını belirlediği şekliyle yaratılmış ve bu yaradılış üzere varlıklarını devam ettirirler. Allah’ın kanununda (Allah istemedikçe) bir değişiklik olmaz. Allah insanı da önceden planladığı biçimde insanla ilgili koyması gereken kanunları koyarak (bunlar arasında seçme hürriyetine sahip, fiilinin faili ve davranışlarının sorumlusu olmak da vardır.) yaratmış ve Allah, insanın yaradılışında koyduğu kanunları değişmez kılmıştır. Allah’ın insanın seçme hürriyeti ve iradesini ne şekilde kullanacağını bilmesi, bu davranışları bilme istemesine bağlıdır. İsterse bilir ve isterse sonra bilir.(2)

  

  2 - Burada zaman kavramına itiraz edilebilir. Nitekim ilmi kelam kitaplarında şöyle bir ifade var: “Zaman kavramı insan için söz konusudur. Dün bu gün ve yarın. Oysa Allah’ın ilminde, iradesinde ve yaratmasında zaman kavramı yoktur. O’nun ilahlığı tüm zamanları kavrar. " Bu iddiaya karşı şöyle denebilir: Allah zamandan münezzehtir. Lakin zamanı da Allah yaratmıştır. O’nun yaratmayı ve meşietini (dilemesini)zamana yayması onun sıfatlarına ters düşmez. Nitekim Allah’ın kazasında böyle bir anlam vardır. Zamanı geldiğinde kulun fiilini kaza etmek yani onu gerçekleştirmek. O kulunun falan zamanda ve mekanda şu fiili işleyeceğini biliyordu denilmesinde de zaman mefhumunun kullanılması vardır. Allah yaratılmış alem için zaman ve mekanı öngörmüştür. Bir canlının veya bir cismin hareket etmesi mekanı ve zamanı gerektirir. Allah, insanın bazı eylemlerde bulunması için bedeni yaratmışsa, hareket için de zamanı ve mekanı yaratmıştır. Allah’ın yarattığı şeylerde tasarruf etmesi yadırganacak bir şey değildir. Yarattığı rızıkları canlılığın devamı için kullandığı gibi yarattığı zaman ve mekanı da her türlü hareket için kullanmaktadır. Diğer yanda Allah her türlü yaratmasını zaman dediğimiz şeyle irtibatlandırmıştır. Allah âlemi yedi evrede yarattığını söylemiş ve yaratmayı zamana yaymıştır. Kıyametin vukuu da zamanla irtibatlıdır. Allah’ın nasıl yaratacağı ve ne şekilde irade edeceği onun bileceği iştir. Bizim Allahın iradesine sınırlar koymamız doğru değildir.

 


65
Önceki                  Sonraki