1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103 



   15

  

      Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. (Ey Muhammed) Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.

  ( Nisa 4/79)

      79. ayetteki bu istisnayı ‘hayır da şer de Allah’tandır.’ diyen anlayışa bir uyarı olarak da anlayabiliriz. Allah burada kötülük yani Kur’an ifadesiyle “seyyie” lafzını kendisine değil insana izafe ediyor.

       Cebriyye mezhebinin kendi görüşlerini desteklediğine inandığı, ve ileri sürdüğü delillerden biri de (İbrahim 14/4) ayetidir.

  Bu ayette Cenab-ı Hak şöyle demektedir: “… Sonra da Allah dilediğini sapıklıkta bırakır ve dilediğini de hidayete erdirir…” Bu ayeti kendi görüşlerini destekler şekilde anlayanlara karşı Hasan el Basrî, aynı sürenin 27 ayetiyle cevap vermektedir. Ayetin meali şöyledir:

  Allah İman edenlere, hem dünyada hem de ahrette sabit söz ile sebat verir, haksızlık edenleri ise şaşırtır. Ve Allah ne isterse yapar.

  Yani insanların sapıklıkta bırakılması o insanların zulümleri ve işledikleri yüzündendir.

  Bir de şu var: Ayette geçen “men yeşau” ifadesi iki türlü anlaşılmakta ve iki türlü tercüme edilebilmektedir. Bazıları “Allah dilediğini sapıklıkta bırakır.” şeklinde tercüme ederken diğer bir gurup ise ayeti “Allah dileyeni sapıklıkta bırakır.” şeklinde tercüme edebilmektedir. Bu iki tercüme arasında çok önemli bir fark mevcuttur ve adeta meselenin özü buradadır.

      Cebriyenin dayanak yapmaya çalıştığı bir diğer ayette şudur:

      b) …Eğer Allah dileseydi elbette onları hidayet üzere toplardı. (En’am 6/35)

  

  

 


15
Önceki                  Sonraki