1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71 



  memlekette nasıl okutacaksın, hepiniz yoldan çıktınız; kız milleti ilkokulu bitirse yeter.” deyince babaanne de kocasına hak verir bir tavır takındı.

      Zafer mücadeleci bir adamdı. Babasına: “Baba, biz ilimize üniversite kuralım; başka illerden kızlar, erkekler buraya gelsin okusunlar diyelim ama kendi kızlarımızı okutmayalım. Bu kabul edilir şey değildir. Siz annemle İstanbul’a gider, Sibel’in başında bulunursunuz, bir şey olmaz. Eğer siz gitmezseniz anası onunla gidecek, siz de çarşıya bizim yanımıza gelirsiniz, torunlarınızın başında olursunuz.” dedi.

  Nihayet bu meseleyi anlattığı için Zafer’in içi rahatlamıştı. Ama bu yeni duruma, evet diyebilmek yaşlılar için epey zordu. Alışık düzenlerini altüst edecek böyle bir değişime hazırlıklı değillerdi.

  ***

      Çocuklar yataktan kalktıklarında kimsenin yüzü gülmüyordu. Bu haftalardır böyleydi. Babaanne, çocukları kahvaltıya çağırdığında herkes bir şey uydurup bir kenara çekiliyor, ısrar edilince de üşenerek sofranın kenarına oturuyorlardı. Babaanne: “Hepiniz hasta olacaksınız, size kim bakacak, biraz dikkat edin, inşallah Fazilet’ten iyi haberler alırız, Allah büyüktür.” deyip çocukları yemeye teşvik ediyordu ama kendisi de haftalardır ağzına bir lokma koymamıştı. Fatih, annemi özledim, dedi. Sibel, babaannesine “Biz de İstanbul’a gitsek mi?” diye sordu.

      Kardeşleri Fazilet kan kanseri olmuştu. Anne ve babası Fazileti tedavi için İstanbul’a götürmüş iki aydan bu yana orada İstanbul’da bulunuyorlardı. İstanbul’daki kooperatif evleri henüz teslim edilmediği için

  

  54

  

 


54
Önceki                  Sonraki