1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71 



  

  

  

  

  

  

  FOSA MUHABBETİ

  

  Hatice hala, Ayşe’nin sepetini omzundan indirmesine yardım ederken, “Nöbette kimse yok, benim mısırım (aslında lağusum) yarıladı; istersen senin mısırı salar, daha sonra gelip ununu alırsın.” dedi.

  Ayşe, unu öğütüp dönmeyi düşünüyordu ama yalnız başına değirmende kalmak da istemiyordu. Zaten kaynanası, “Sıra yoksa mısırı öğüt de öyle gel. Eğer sıra var da komşulardan bekleyen olursa onlarla kalabilirsin.” demiş, değirmen uzak, gidip gelmeye değmez; zaman yolda geçer diye düşünmüştü.

  Hatice hala, Ayşe’nin evliliğinde görücülük yapmıştı. Uzaktan da olsa Ayşe’nin akrabası ve aynı zamanda köylüsüydü. Ayşe’nin iyi bir evlilik yaptığını düşünüyordu.

  Hatice haladan sonra değirmende öğütme sırası Ayşe’nindi. Hatice hala altı aylık taze gelini değirmende yalnız bırakmak istemiyordu. İşi de vardı ama en azından bir başkası gelinceye kadar değirmende kalması uygundu. Bu arada içinden Ayşe’nin kaynanasına da kızıyordu. Yeni gelini ne diye tek başına değirmene göndermişti de kendisi gelmemişti?

  Hatice hala, Ayşe’ye kaynanasını sordu. Amacı belki de onu çekiştirmekti ama Ayşe, kaynanasının ne

  

  4

  

 


4
Önceki                  Sonraki