1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71 



  Potomyalılar, o zamanın sancak merkezi olan Rize kasabasına “çarşı” derlerdi. Çarşıdan buğday unu, tuz, şeker, iğne, iplik kabilinden şeyler alırlardı. Yükün ağırlığını tuz teşkil ederdi. Çünkü hayvanlar için fazla tuz kullanılıyordu. Asiye ablanın sepetinde de bunlardan vardı.

  O dönemde çarşıdan fazla bir şey alınmazdı. Köylüler, giyecekleri çarıkları, kavurma için kestikleri hayvanın derisinden dikerlerdi. İç giyimlerinin çoğunu kasarlanmış kendir dokumaları teşkil eder, dolaylık için de renklendirilmiş keten bezlerini kullanırlardı. Baş peştamalı, çember ve bazı dış giyimleri çarşıdan temin ederlerdi. Damatlık ve gelinlik giysiler de çarşıdan alınırdı. Yağa para verilmezdi. Kış yiyeceği için fasulye turşusu, kavurma ve pekmez hazırlanırdı.

  Asiye’ye, ne alışveriş yaptığı değil de çarşıda ne var ne yok, diye soruldu. Kadınların merak ettiği şeyler belliydi: Pahalılık var mıydı? Çarşıda kimleri görmüşlerdi? Hükümet işlerinden bir haber var mıydı?...

  Kadınlar, hükümet işleri deyince savaş çıkıp çıkmayacağını merak ediyorlardı. Savaş çıkarsa herkesin düzeni bozulur; kiminin oğlu, kiminin kocası askere alınırdı.

  İbrahim Reis’in vapuru Gülcemal bu hafta gelmemişti. Bu vapura İbrahim Reis’in vapuru denmesi İbrahim Reis‘in bu gemide çalışması sebebiyleydi. Bir kimse bir gemide çalışıyorsa o gemi çalışanın ismiyle anılırdı. İbrahim Reis’in gemisi on beş günde bir Rize’ye gelir ve İbrahim Reis de ayda bir, bir geceliğine evine izinli çıkardı. İzinli gelişinde gurbette olanların

  

  10

  

 


10
Önceki                  Sonraki