g) RİZE KÖYLERİNDEN İKİ GELİNLİK TARİFİ  
    Rize’nin Ambarlık köyünde gelinlik olarak eskiden pembe bir elbise giyilir ve üzerine yün kuşak takılır, bu kuşağı bele oturtmak için  yün ipliğinden yapılan  süslü bir bağ, birkaç kez bele dolandırılırdı. Ayrıca yün çorap giyilir, başa  altın fes tabir edilen süslü bir fes takılırdı. Bu fese altın fes demenin sebebi, üzerine altın liralar takıldığındanmış. Bazı kişiler fes üzerine pullu, kırmızı başörtüsü koyarmış. Genellikle zenginlerin gelinlikleri böyle olurmuş. 
    Rize köylerinde gelinlik genellikle krep desen, emprime veya krep birman olarak adlandırılan  kumaşlardan dikilir ve renkleri de genellikle pembe olurmuş.  Şekil olarak belden kesik, bisiklet yaka, altı parça  veya kiloş kesilirdi. Duvak uzun olur, iki kulak üstüne başa taç yapılır ve ele mendil tutturulurdu. 
    Gelin yüksek bir yere oturtulur ve kucağına bir mendil konur.  Gelinin mendile bakması ve etrafı ile ilgilenmemesi istenirmiş. 
    
    h) GELİNİN HAZIRLANMASI (köylerde)
    Gelinin hazırlanması düğün gününden üç gün önce başlardı. ( Düğün üç gün sürdüğüne göre  bu üç günün ayrı ayrı adlardı vardı. Sıra ile:  Bohça açma günü, oda donatma günü, düğün günü) Gelini hazırlama ve süsleme görevi düzencinindi.  Gelinin yanaklarına hafif bir kırmızılık sürülür, yine gelinin yanaklarına, elmacık kemiklerine ve burun kanatlarına pedal denilen paraya benzer pullar yapıştırılırdı.  Bu pulları yapıştırmak için  yumurta akı kullanılırdı. Gelin tellenir,  kaşları alınır ve kaşlarına rastık sürülürmüş. Fakirlik zamanlarında  allık için  kiremit tozu, kaş karası için kömür veya tava karası sürüldüğü olurmuş.  Kına gecesinde geline ve bütün kız arkadaşlarına kına yakılırdı. 
    Gelinin saçı omuzlarından sarkıtılır kulaklarının üzerinden zülüf, alın kısmından kâkül kesilirdi. Dudak boyası sürülmezmiş buralarda gelin hamamı ve damat traşı adeti yokmuş. 
    
    i)KINA GECESİ
    Düğün kız ve erkek evinde ayrı ayrı başlatıldığından her iki tarafta da  kına gecesi eğlenceli geçerdi. Yeni cenaze çıkmış evlerde, hacı ve hoca evlerinde  horon oynamaya izin verilmezdi.  Kına gecesinde isteyenler  kız tarafına ve isteyenler erkek tarafına  davetsiz olarak gidebilirdi. Şenlik nerede varsa oraya gidilirdi.  Bazı yerlerde horon sabaha kadar devam eder, hatta üç gün önceden başladığı olurdu. Evlerde horon alanı “eviçi”, naylanın altı veya avlu idi.  Kız ve erkek birlikte oynayacaksa en uygun yer “eviçi” dediğimiz yemeklerin pişirildiği, ocağın bulunduğu  alandı. Dondarcı yemek pişirme işini bitirip horana izin verince, ocak söndürülür, horon alanı genişletilmiş olurdu.  Evin kapıları eviçi dediğimiz alana açıldığından seyirci olan kadınlar kapılardan 
    
    35
       
 
 37  |