1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54 



  

  

  Rize’de hasat zamanı Ekim ayının sonlarıdır.

  Hasattan sonra mısır sapları tarlada yığın (temon) yapılır.

  

      Harman ayıklamak da imece ile yapılan işlerdendi. Genellikle gece yapılır. Harman ayıklamak işinde bilmece sormak, türkü söylemek, masal anlatmak, kızarmış taze mısır veya kazanda pişirilmiş haşlanmış mısır (koliva) yemek işin eğlenceli tarafını teşkil ederdi. Ayıklanan mısırlar naylaya (serender) yerleştirilirdi. Burası mısırın kurumasına elverişli, havalandırmalı bir yapı olup farelerden de korunmuştur. Naylanın giriş yerinde mısırı dövmeye ve böylece tanesini koçanından ayırmaya tahsis edilmiş bir bölüm vardır. Bu bölüme ambar denir.

      Rize’nin her yerinde her mevsim bol su taşıyan akarsular (bunlara yörede ırmak denir) su değirmenlerini sürekli döndürür. Yukarıda bahsettiğimiz 1486 tarihli timar defterine göre Rize kazası dahilinde toplam 66 karyede 159 değirmen bulunuyordu. Rize’deki su değirmenleri halkın ortak malı olarak ücretsizdir.

      Değirmenlerde un, gerektiğinde buğday, mahalli dilde “korkoto” dediğimiz arpa kalınlığında olan kırma mısır öğütülür.

       Değirmende un öğütmek nöbetledir. İşte bunu ifade eden bir türkü:

  

  

  

  16

  

 


18
Önceki                  Sonraki