1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103  104  105  106  107  108  109  110  111  112  113  114  115  116  117  118  119  120  121  122  123  124  125  126  127  128  129  130  131  132 



  Rize’nin Yönetim Tarihi.

  

  bu nedenle yazının başlığı bu şekli almaktadır. Ahkam defterlerinin umumuna bakıldığında özellikle Rize kazasına ait bir olayla ilgili bir talimat söz konusu ise, başlık sadece Rize Kadısına yazılmıştır. Nitekim adı geçen ahkam defterinde Rize ile ilgili hükümlerin yüzde sekseni doğrudan Rize kadısına veya naibine hitap etmektedir. Üstelik bunlar padişah adına yazılan talimatlardır. Ahkam defterlerindeki hükümlerin başlığı genellikle şöyledir: “Rize kadısına hüküm ki:”

  b)18. yüzyılda Rize kadılık bölgesinden timar verilenlerin çoğunluğu genellikle Dergah-ı Muallam Çavuşlarındandır. Nitekim Dergah-ı Muallam Müteferrikalarından İbrahim’in Rize’de 60 bin 829 akçelik bir zeameti bulunmakta idi. (1746 tarihi)

   c)1746 senesinde Anadolu eski valisi Ali Paşanın mühürdarı olan Ahmet adlı şahıs, Rize’de mütesellim olarak görev yapmıştı.(19) Fakat bu tarihte İstanbul’dan gönderilen yazılar, yine Rize kadısına hitap etmektedir. Yani İstanbul hükümeti, taşrada görevli mütesellim olan şahsı değil de yine kaza kadısını, kazanın en yetkili kişisi olarak tanımaktadır.. Oysa 1795 yılında İstanbul’dan gönderilen talimat, “Rize kadısına ve Rize voyvodasına…” başlığını

  

  19 Mütesellim: Bir sancakbeyi veya vali, tayin olduğu ile gitmeden o ili teslim almak üzere bir has adamını gönderir ve burayı teslim alırdı. Bu kişiye mütesellim denir. Bu mütesellim daha sonra en büyük kazalardan birine yönetici atanır ve buradaki işleri organize ederdi. Derebeyi veya ayan anlamına gelen ‘voyvoda’ sözü ise Osmanlıcaya sonradan girmiş bir tabirdir. Bir kazanın yönetimi o mahallin en güçlü kişisine tevdi edilirdi ki buna bazen ayan denirdi. Mütesellim olsun voyvoda veya ayan olsun bunlar devletin gelirlerini toplar, savaş anında bölgeden savaşa katılacak askerleri temin ve teçhiz eder, bu askerlerin üst birliklere katılmalarını sağlar, gerekirse onlara komuta ederdi.

 


32
Önceki                  Sonraki