EVİÇİ VE OCAKBAŞI(11)
Hafif esen rüzgar bile kendini hissettirir eski Rize evlerinde. Yağmur kiremitler üzerinde raks ederken, saçaklardan akan sular hışırtı ile dökülür. Biraz ötede ırmak, hemen avludaki oluktan devamlı akan suyun sesi, el ayak çekilince evin içine dolar da tahta evler tabiatla kucaklaşır. Ağustos böceklerini dinlerken uykuya dalar, sabahları kuşların en güzel şarkıları ile uyanırsınız.
Karanlıkta ağaç dallarının birbirine çarparak kulaklarımıza sunduğu hışırtı, pencere kapaklarını zorlayan rüzgâr, zaman zaman gıcırdayan döşeme tahtaları, avlumuzdaki su sesi, insanların sustuğu ve tabiatın konuştuğu böyle bir ortam, çocukluğumun gecelerini hatırlatır bana.
Eviçi ve Ocakbaşı. Tüm ailenin bir arada olduğu, sevgi ile saygının kaynaştığı kutsal mekân. Dört nesil bir arada, dünyanın merkezi burası, ana kucağı gibi, aileyin kucaklayan yuva. Ocaklar aile ortamında gönülleri de ısıtırlar.Aile meclisi ocakbaşınada toplanır, meseleler burada konuşulup karara bağlanır, ailede iş bölümü burada yapılır. Çocuklara masallar burada, ocakbaşında anlatılır ve Kaf dağındaki hayal alemi ocakbaşına gelerek canlanır ve ateşten yükselen dumanla birlikte insanın başka alemlere yolculuğu başlar.
Mutfak eşyaları, insanlarla ve zamanla irtibatlı, yaptıkları görevden fazla olarak ayrı bir mana kazanırlar. Bir kısmı aile bireylerinin adları ile anılır: Ayşe Abanın güğümü, Hatice Ninenin plekisi, Salih Dedenin zinciri; kimi de maziden bir olayı canlandırır.: Ahmet’in doğumunda gelen beşik, Fatma’nın düğününden önce alınan sini gibi.
Bazen ocakbaşının çok hüzünlü anları da vardır: Ölümle, gurbetle ve evlenmeyle ocakbaşından ayrılır insanlar. O zaman bir gariptir ocakbaşı; bir gariptir yanan ateş, yükselen duman. Derin sessizlikler olur da bu sessizliği bozar sallanan beşikteki çocuğun ağlaması. Bu ağlama sesidir ki insanları yeniden bağlar hayata.
 11 - Yiyeceklerimizin Doğal ve Kültürel Çevresi Işığında Rize Mutfağı- Rize Halk Eğitim Müdürlüğü-1996
21
23 |