1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85 



  

  21-Yâ Rab, böyle bir zamanda, katı ve hissiz gönüllerin hâli ne olacak. İlkbaharda açan narçiçeğinin yaradılışındaki ateş20 bu hissiz gönülleri harekete getirmek için bir iyilik yapsa.

  22-Taze açmış gül, yeşilliğin ortasında otağını kurdu, artık o, gül renkli narin yanağına da allık çekti.

  23-Ovada açan çiçekler cilve yapmak için ortaya çıktılar, bütün zâviyeler beyaz ve kırmızı çiçeklerle doldu.

  24-Şehirde yaşayan sûfî, şehir hayatı içerisinde hissiz bir duruma düşüp, gelincik gibi çiçeklerin bakıcısı olan o güzelim çiçekleri bile göremez.21

  25-Geniş ovanın çiçekleri ile yer yer döşenen bu kır âleminde, tekye şeyhine yer yok.22

  26-Nergisin gözleri,23 aşıklara dudak altından bakış fırlatır. Bu memleketin çiçekleri gerçekten de çok hoş olur.

  27-Acaba bu gül bahçesindeki24 yaldızlı çiçekler gibi, yeşilliğin dört bir tarafındaki bağda başka çiçek var mı? Gören varsa desin.

  28-Her yerin havası bu özellikte değil. O yüzden bu yüksek gül bahçesinin çiçekleri daha bir renkli oldu.

  

  20-Narçiçeğinin yaradılışındaki ateş, onun gül rengini andıran kızıllığındandır. Çünkü bu kızıllık âşıklara gönüller sultanı çiçeğini hatırlatmaktadır.

  21-Şair bu beyitte; tabiattan kopuk bir şehir hayatının insanı hissizleştirdiğine dikkat çekerek böyle bir kişinin tabiattaki güzelliklerin farkında olmadığını ifade etmektedir. Beyitte geçen “Lala” kelimesi “Çocuk bakıcısı”, “beylerbeyi” manalara gelmektedir. Gelincik çiçeğinin renk ve görünüş olarak gülü andırması ve diğer çiçekler arasında dikkat çekici bir özelliğe sahip olması böyle bir ünvanı kazanmayı hak ettirmektedir. Muhtemelen “Sûfî” kelimesi ile şâir kendisini kastetmektedir.

  22-“Tekye Şeyhi” ifadesi ile şair kendisinden bahsetmiş olabilir. Kır âleminde tekye şeyhine yer vermemesi, bir alçakgönüllülük ifadesi olabileceği gibi, her türlü güzelliklerle dolu bu kır âlemine olan rağbetin fazlalığını ifade etmede mübalağa için de kullanılmış olabilir.

  23-Nergis çiçeği renk ve yapısındaki özellik itibarıyla edebiyatta genellikle sevgilinin gözlerine benzetilmiştir.

  24-27. ve 28. Beyitlerde geçen gül bahçesi ile şairin yaşadığı İstanbul’daki mesire yerlerinden Göksu ve yöresi kastedilmiş olabilir. Göksu, Osmanlı döneminin de önemli mesire yerlerinden olup özellikle Lâle Devri dîvan edebiyatında kendisinden çokça bahsedilmiştir.

  71

  

 


71
Önceki                  Sonraki