Kalkandere Medresesi Kurucu Müderrisi Hüseyin Hüsni Efendi’nin mezar taşındaki şiir de Şakir Âgâhî Efendi’ye aittir. Şakir Âgâhî Efendi’nin Mehmet Atıf isimli oğlu da şair olup 1865 yılında Rize’de doğmuştur. Temyiz mahkemesi azalığına kadar yükselmiş seçkin bir hukukçu olan Mehmet Atıf Efendi’nin Mecelle Ta’dil komisyonunda iki yıl hizmet verdiği ve şiirlerini yaktığı söylenir.
Şakir Âgâhî Efendi’nin 1299 (M. 1883) yılında İstanbul Mekteb-i Sanayı Matbaası’nda basılan “BAHARİYE” adlı manzum eseri terci’-i bend özelliğinde olup, 99 beyitten meydana gelmektedir. Arapça ve Farsça deyimlerin büyük bir ustalıkla kullanıldığı eser aruz vezninin de güzel bir örneğini teşkil etmektedir. Mefûlü fâilâtü mefâîlü fâilün (--./-.-./.--./-.-) vezninin kullanıldığı şiir, zahiri manasıyla bahar mevsiminin bütün ihtişamını gözler önüne sermektedir. Kitabın ikinci bölümünü teşkil eden bu eserle ilgili çalışmamızda okuyucuya öncelikle mukayese imkanı sağlamak açısından eserin asli metinleri de verilmiştir. Osmanlıca metinlerin karşısında okunuş şekilleri gösterilen şiirlerin sadeleştirilmesi asli metinlerin sona erdiği sahifeden sonra ele alınmıştır. Açıklanmasına gerek duyulan hususlar aynı sahifenin alt kısmında dipnot olarak verilmiştir. Asıl metinlerin teferruat içerisinde kaybolmasını önlemek açısından özellikle açıklama bölümünün kısa ve özlü tutulmasına özen gösterilmiştir. Bu nedenle şiirin daha çok zahiri anlamı üzerinde durulmuş, konunun mecazi ve tasavvufi boyutu okuyucunun anlayışına bırakılmıştır. Eser yazılış seyri itibariyle bir bütünlük arzetmesine rağmen ele aldığı konu açsından 11’er beyitlik 9 bölüme ayrılmaktadır. Her bölümün;
Sahn-ı Çemende bârgehin kurdi taze gül,
Çekdi Latîf-i ârız-ı gülgûne ğâze gül.
beyti ile sona ermesi eserin yazılış gayesinin de bir ifadesi olmaktadır.
“Bahariye” adlı eseri methetmek üzere İranlı şairlerden Remzi Efendi’nin kaleme aldığı 7 beyitlik şiiri de kitabın son kısmına alınmış, sadeleştirme ve açıklaması aynı şekilde yapılmıştır.
Bu eserin birinci bölümünde yer alan “KULAK KÜPESİ” genel olarak sade bir dille yazıldığından ayrıca açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulmamıştır. İkinci bölümü teşkil eden “BAHARİYE”nin sadeleştirilmesi ve açıklanması esnasında gerekli titizlik gösterilmiş
6
6 |