ALİ GÖKAY İLE AYŞE TOPALOĞLU
Yayla dönüşü, Çatak mezrasında buluşan Fındıklılı iki sevgili, bir pınarın başında dinlenirken karşıberi türkü ile birbirlerine seslenirler:
Ali Gökay : Endurdun peştamali, bu gün itireceksen
Ayşe Topaloğlu: : Benum yerume gelin kimi götüreceksen
Ali Gökay : Oni ver anasine, yolda düşüreceksen
Ayşe Topaloğlu : Ağşam elun yüzünde, nerde otureceksen
Ali Gökay : Bir gün olan Zuğude gelin de olaceksen
Ayşe Topaloğlu : Ben gelmeyince sana nasıl götüreceksen
Ali Gökay : Çok çekmişim elunden, seni eldureceksen
Ayşe Topaloğlu : Cor yayladan Çamluke çamur ezecek misen
Ali Gökay : Nazlı yar heyt deyince benle gelecek misen
Ayşe Topaloğlu : Ben eneyurum köye, izin verecek misen
Ali Gökay : Köye enduğun zaman geri gelecek misen
Ayşe Topaloğlu : Enmeyursen yayladan daha kalacak misen(1-)
BU KONAK EYİ KONAK
Aşağıdaki atışma da çok hatırlanan sık sık tekrar edilen bir örnektir. Hevek Köyünden Kantaroğlu diye bilinen bir şairle Hemşinli bir şairin atışmasıdır. Anlatıldığına göre Kantaroğlu daha önce mektuplaştığı fakat yüz yüze hiç gelmedikleri Hemşin’li bir şairi ziyarete gider. Hemşinli şair bir ev yaptırmakta ve karısı da doğum hastası bulunmaktadır. Yusufeli’nin Rize sınırında bulunan Hevek Köyünden Yürüyerek Hemşin’e gelen şair, Hemşinli şaire türkü atar. Hemşinli şair, Kantaroğlu’nu türkülerinden ve uslûbundan tanır.
46
Hevekli : Bu konak eyi konak otuz iki direkli
Hemşinli : Bu konağı yaptıran yureklidur yurekli
Hevekli : Bu akşam musafirim yemek gelsun börekli
Hemşinli : Evumde hastam vardur biri birine ekli
 1- Derleyen: Fahri Boncukcu.
47 |